HT Hayat Anasayfa Yaşama 'Dur' de, çöz, ilerle! | Yaşam

Yıllar önce birlikte habercililik yaptığım arkadaşım Özlem, telefonun ucunda, "Seni de bekliyoruz, mutlaka gel" demese, hiç haberim olmayacaktı Tiyatro Olay Yeri'nden (TOY). Özlem Yıldırım, eski zamanlarda da drama yapardı. Tiyatro oynardı. Aradan geçen bunca zamandan sonra haberciliği bırakıp tamamen sanata yönelmiş. Oyuncu, yaratıcı drama eğitmeni ve eğitim yöneticisi olan Özlem, yaklaşık 10 yıldır, TOY adlı gruptaki sanatçı arkadaşlarıyla birlikte sahneye çıkıyormuş.


TOY, yıllardır bir arada üreten oyuncularca 'Ezilenlerin Tiyatrosu' alanında çalışmalar yapmak amacıyla kurulan bir tiyatro grubu. 6 kişiden oluşan gruba mensup sanatçılar, bu işin profesyoneli. Ümit Saçlı, oyuncu, yazar, yönetmen, drama eğitmeni. Senem Sönmez Arslan, oyuncu yazar, yönetmen. Bülent Arslan, oyuncu, sanat yönetmeni. Ayşe İrem Doğancı, yaratıcı drama eğitmeni, dışavurumcu sanat eğitmeni, oyuncu, yazar. Neslihan Manioğlu ise oyuncu, yaratıcı drama ve tiyatro eğitmeni.


Kırmızı masada oturanlar

Tabii ben bunları oyundan sonra öğrendim. Kadıköy'deki Taşra Kabare'nin alt katında yer alan perdesiz küçük sahnedeki kırmızı masa ve iki sandalye, "Neden Bu Kadar Zor?" isimli oyunu izlemeye gelen bana ve diğer seyircilere hiçbir ipucu vermiyordu. Ya da benim gibi ilk kez izleyenlere, demem lazım... Sonradan öğrendim, bir gelip, tekrar tekrar gelenler varmış... Neden geldiklerini, aşağıda anlatacağım...




Derken, siyah giyimli oyuncular sahnenin kenarında dizili siyah sandalyelerde oturup kendi aralarında şakalaşıp gülmeye başlayınca, farklı bir oyun izleyecimizin sinyallerini almıştım. Fakat sandığımdan da farklı bir oyunla karşı karşıyaydım.


Damla'nın kadın avukat ile diyaloğu, ardından evde kocası Metin ile olan sahnesi ve son olarak da Damla'nın anne ve babasına boşanma kararını anlatma sahnesi, boşanma sınırına gelmiş bir kadının sancılarını, hep bu kırmızı masanın etrafında anlatıyor. Kanunlar karşısında delil olarak kabul edilmeyen mutsuzluğu, eşinin onu yok sayması ve annesinin "Biz babanla çok mu mutluyuz?" sorusuyla baskılaması, toplumda her şekilde ezilen kadını, kırmızı masalı bu minicik sahneye taşıyor. Seyirciyi düşündürüyor.



Seyirci role giriyor

Tam da bu noktada Senem Sönmez Arslan'dan söz etmem gerek. Senem, oyuncularla seyirciler arasında bir köprü kuruyor. Fikrini belirtmesi için seyirciyi teşvik eden bir "joker". Seyirciyle konuşuyor, soru soruyor. Oyuna ara veriyor, yeniden başlatıyor. Bir ara da seyircilerden; sorunların çözümü konusunda fikri olanların el kaldırıp "Dur!" deyip oyunu durdurmalarını, Damla'nın ne yapması gerektiğini söylemelerini istiyor. Seyirci istekli, meraklı. Baktım biri elini kaldırdı, "Dur!" dedi. Senem, oyunu durdurup öneriyi dinlemek için seyirciyi sahneye davet etmesiyle işler değişiyor. Birden bire, çözüme yönelik fikri olan seyirci, bir anda kendini Damla'nın yerinde buluyor. Biraz çekiniyor ama bulduğu çözümü ifade etmek istiyor. Senem elindeki Damla'nın şalını seyircinin boynuna geçiriyor ve "Bizim için Damlasın" deyip, sahnenin kenarına çekiliyor. Oyun kaldığı yerden yeniden devam ediyor ve bu sefer seyirci, sanki Damlaymış gibi cümleler kuruyor, diğer oyuncular ise izleyenin kurduğu yeni cümleler üzerinden oyuna doğaçlama devam ediyor. Seyirci-oyuncular, çözümü sahnede deneyimliyor. O geceki oyunda 2'si erkek 7 seyirci, sahnede Damla'yı oynadı. Çok heyecan verici.


Oynarken düşündüren, düşündürürken sahnede oynatan bir oyun. Sahneye çıkan yeni kişilerle oyundaki Damla'nın karakteri değişiyor. Hatta erkek seyirciler de Damla'nın yerinde olmak için sahneye çıkıyor. Bir taraftan da Senem, seyircilerle konuşmasını sürdürüyor; "Anlatarak öğrenilmiyor, yaşatarak öğretiyoruz, her türlü öneriye açığız" diyor. Söylemeseydim midem arırdı, diyenlerin yanı sıra oyunlara 2-3 kez gelenler olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Aklına geldiği halde 'Dur' demeyenler için şunu diyeceğim; oyundan sonra 'söyleseydim oyunda ne olurdu' diyen en az 5 mesaj alıyorum."




Bazen seyirci-oyuncu erkekler de Nalan'ın rolüne girdi.


Ezilenlerin Tiyatrosu

Seyirci-oyuncu ilişkisini yeniden şekillendiren TOY, sahneye koydukları oyunlarda gerçek hayattan esinleniyor. Değilse oynamıyorlar. Farklı hikaye ve durumlar hazırlıyor, ezilen karakterlerin neler yapabileceğini araştırıp, seçenekleri gösteriyor.


Ezilenler Tiyatrosu'nun pratiği olan Forum Tiyatro'yu yılardır icra eden TOY, daha önce sahnelediği oyunlarında; kadına yönelik şiddet ve mücadele konusunda"Neden Demeli?" diye sormuş. "Cins(n)iyet" diyerek; Türkiye'de eşcinsel bir birey olarak yaşamayı ve bu yaşam içinde karşılaşılan sorunlarla nasıl mücadele edileceğinin tartışmaya açmış. Sınav süreci, öncesi ve sonrasını tartışıldığı "TEOG Sınavından Kaçış Var Mı?" sorusunu sormuş. Benim de izlediğim "Neden Bu Kadar Zor?" adlı forum oyununda ise boşanmak isteyen bir kadının gözünden aile ve evlilik kavramları tartışıldı.




(Soldan sağa ayaktakiler) Hayriye Mengüç, Ümit Saçlı, Özlem Yıldırım, Bülent Arslan. (oturanlar) Ayşe İrem Doğancı, Senem Sönmez Arslan, Neslihan Manioğlu.


Forum Tiyatro nedir?

Bu noktada Forum Tiyatro'yu da biraz anlatmak gerek. Forum Tiyatro, "seyirci-oyuncular tarafından belirlenen bir problemin çözümlerinin araştırılarak sahne üzerinde deneyimlenmesine dayalı bir 'Ezilenlerin Tiyatrosu' pratiği. Ezilenlerin Tiyatrosu, Paulo Freire'nin Ezilenlerin Pedagojisi kuramından yola çıkarak Augusto Boal'in oluşturduğu bir tiyatro kuramı." Freire'e göre, sadece ezilenler dünyadaki ezen-ezilen ilişkisini değiştirebilir ve hatta ortadan bile kaldırabilir. Bunun için esas olan, onların kararlarıdır. Her karar bilgiye, deneyime, kısacası yaşantıya dayanır. Dolayısıyla ezilenlerin bilgi ve deneyimlerinin artması, bir anlamda "cephaneliğin dolması", ezilenleri güçlendirecektir. Zaten Senem de oyunu kapatırken şöyle demişti: "Seyircinin her önerisi bize ışık tutuyor, ezilenlerin cephanesini artırmak istiyoruz. Biz TOY ekibi olarak ve oyunumuza gelen seyirci-oyuncular, tartışılan meselelerde cephanemizi dolduruyoruz ki bir gün bizim ya da tanıdığımız birilerine bu meselelerde cephanemizle destek olalım."


Şimdi yeni bir oyun gündemde. Kadına yönelik şiddetin farklı boyutlarını tartışmaya açmayı planlayan TOY ekibi, "Kadın" adlı yeni bir oyuna hazırlanıyor. 13 Aralık'ta yine Kadıköy'deki Taşra Kabare'de oynanacak oyun, üç ayrı kadının yaşantısı üstünden kadına yönelik psikolojik duygusal ve fiziksel şiddeti tartışacak. "Başka nasıl yaşanabilirdi?" "Böyle bir durumda ezilen kişi ne yapabilirdi?" diye düşündürecekler.


Kimsenin ezilmeyeceği bir dünya ümidiyle...


Haber: Hayriye Mengüç

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.