Yarım akıllılar ve sistemler

Şimdi şöyle heybetli, kuvvetli bir adam düşünün. Siyah şapkalı, muhakkak göbekli, adı da Sistem. 1000’den fazla yıldır yeryüzünde ikamet ediyormuş, insanlardan besleniyor ve insanlığı besliyormuş filan. İnsanlık onu şekillendirdikçe, o da insanları şekillendiriyor ve bu döngü böyle mutlu mesut dönüp gidiyormuş.


Yarım akıllı bir imparatorun ayak fetişi yüzünden, bir anda Sistem kadınlara daha çocuk yaşta ayak kemiklerini kırmak suretiyle daha küçük, zarif ve sevilesi ayaklara sahip olabileceklerini söylüyor. Birkaç yüzyıl sonra, akciğer kapasitenizin yüzde 10’a yakın bir kısmını deforme edebilecek kadar sıkı ve kuvvetli korselerden giyerseniz, topluma ‘uygun’ görülmeniz ve yaşamınızı idame ettirmenizin tek koşulu olan iyi kocayı bulmanız çocuk oyuncağı olacak. Korseniz yüzünden ara sıra baygınlık geçirebilir, telafisiz omurga hasarları edinebilir ve bazı çocuklarınızı düşürebilirsiniz. “Sorun değil” der Sistem. “Ben sizi kabul ederim.”


Derisi dünyanın başka bir yerinde yaşayıp onu ele geçirmeye çalışanlarınkinden daha koyu olan ‘Siyah Adamlar’ın alınıp satılabilir birer mal olmasında da herhangi bir sorun olmadığını söylüyor. Köle piyasası borsada işlem görebilir. Sizler bundan para kazanabilir, kazandığınız paralarla daha acayip şeyler yapabilirsiniz diyor. Beyaz adamlar da yapıyor. Beyaz kadın nefessiz kalıp baygınlık geçiriyor o sırada; muhtemelen birkaç hafta önce köyün şifacısı meydanın ortasında kedileriyle birlikte yakılmış olduğu için, havalı gözlükleri olan çok erkek, çok formalı bir doktor gelip ayıltıyor kadını.


Ertesi gün alt abdomenine kesikler attırıp bebeklerini “oralarından” değil de karınlarından çıkaracaklarını vaat eden erkek doktorlara öpücükler gönderiyorlar.


Sistem’in erken dönem eserlerinden olan “Doğaya Sırt Çevirme” hakkında yapılacak milyonlarca yorumlardan biri olabilir bu: “Başta çok havalı gözükmüştü. Başta doğayı egemenliğim altına almak, ona hükmetmek gerçekten de harika bir fikir gibi gözükmüştü.”


Uzaktaki yıldızlara bakıp, biraz uzun uzun bakıp, bu sırada melankolik olmadığınıza ve gerçekten de bir beyaz odaya kapatılıp günlerce elektrik şokuna maruz bırakılmanıza hiçbir gerek olmadığına insanları ikna edebilirdiniz. "Dünya dönüyor" dediğiniz için sizi öldürmek isteyenlere verilebilecek en mantıklı cevap şu olabilirdi: "Eh... Dünya yine de dönüyor."


Öyle olmadı. Sistem fikrini değiştirdi. Sistem fikrini geçen binyıllar içinde bin defa değiştirebilirdi. Köşe kapmacalı döngü devam etti. Doğaya hükmetme fikrinin hoşumuza gittiği zamanlarda gidişat iyice çetrefilli bir hal aldı. Sonra mesela Sistem dedi ki, güzel olman için şu lazım. Kadınlar da onu yaptı. Güçlü olman için bu lazım. Adamlar da bunu yaptı. Sistem iradesi insandan beslendi ve döngü gerçekten de bir yüzyıl bile sekmedi.


İstatistiklerden ve hesap yapmaktan delicesine haz duyan bir başka yarım akıllı da mesela bir gece bazı hesaplar yapıp yine en büyük kıtalardan birinde yaşayan insanların yüzde 70’inin şişman olduğuna karar verdi mesela. Ertesi gün de Diyet Endüstrisi diye bir şeyle tanıştık. Sonra bütün dünyanın zayıf olmak ve şişman olmakla ilgili fikirleri sabitleştirilip netleştirilmiş oldu. Aynı şekilde; saçınız hangi renkte olmalıydı? Belinizin çevresi kaç karışta okşanmalıydı? Nasıl gülmeliydiniz? Elbette artık yaşamınızı idame ettirebilmenizin tek koşulu olan iyi kocalar furyası geçmişte kalmıştı. Ama neden olmasındı? Evrendeki herhangi bir gezegendeki şifa dükkanlarında en çok (ve her şeyden çok) satılan iki ürünün zayıflamak veya cinsel gücü arttırmak için kullanılması öngörülen ürünler olduğunu öğrenseniz buna çok şaşırmaz mıydınız? Kalabalık bir caddeye bakıp insanları yalnızca daha zayıf olup daha iyi seks yapabilmeye çalışan yaşam formları olarak görecek olsanız bu size biraz acayip gelmez miydi?


Sistem şimdi de bize “kendin ol” diyor. Kıvrımlar güzeldir, doğum doğaldır, döngüler ayıp değildir, organik domatesler bir başka lezzetlidir ve avokado aşırı faydalıdır diyor. Çok sıkıcı bir düğünde aniden kalkıp çılgınca dans etmeye başlasan da, tombul kalçalarından hiç utanmayıp aklına eseni giysen de, on çocuk doğurup hepsini üç yaşına kadar emzirsen de kabul. Üç çocuğunu başkasına verip cinsiyetini değiştirmek de isteyebilirsin. Birkaç zaman önce böyle durumlarda “LİNÇ” düğmesine basıyordum ama şimdi sanırım biraz yaşlandım ve gittikçe daha anlayışlı oluyorum.


Peki Sistem. Tüm bunlardan şimdi tek başına sen sorumluymuşsun gibi havalara girme. Bu insan dünyasını hep beraber böyle yaptık, pek de güzel oldu. İzlemesi keyifli en azından.

Anlamaya çalışmak keyifli. Bir parçası olmak da öyle. Bazen bir parçası olmak epey ölümcül de olabiliyor ama yaşayacak başka gezegenimiz mi var sanki. Yaşamanın kendisinin ölümcül olması gibi bir durum da var sonuçta. Yaşayıp, gidip, sistemleri besleyip, beslenip, dönüşüp, gidiyoruz.




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.