Mahallemize Sahip Çıkıyoruz: #toplanmahalle…

Sabah uyanıyorum. Kızım yatakta yok. Pencereden bakıyorum, kapının önünde ip atlıyor. “Irmak gel kahvaltı edelim” diye sesleniyorum. “Karşı komşuyla ettim anne” diye cevap veriyor. Bir şeyler atıştırıp aşağı iniyorum ve Irmak’la o gün parkta yapılacak “mahalleli el ele şenliğine” doğru yürüyoruz.





Yolda çocukların hazırladığı “çiçeğime sigara atma” afişlerinin önünden geçerken Irmak diyor ki; “Biliyor musun anne geçen gün ne oldu? Bir amca köpeğini gezdirirken kakasını yerden toplamadı, ben hemen uyardım, ağaç kenarlarına koyduğumuz torbaları gösterdim.





”Mahalle bakkalından alışverişini etmiş, dışarı çıkan bir komşum “Yarın Gamze’nin dükkânında ekşi mayalı ekmek yapacağız çocuklarla beraber; senin işin varsa ben Irmak’ı alırım” diyor. Bekri bakkalın dükkânın önüne özenle yerleştirdiği “plastik-kâğıt-organik” çöp kovalarına takılıyor gözüm. Parka vardığımızda çoluk çocuk hep birlikte düzenlediğimiz kum alanda birkaç çocuğun neşeyle oyun oynadığını görüyorum. Irmak da hemen aralarına katılıyor.





Parkta yan yana sıralanmış mahalleli tezgâhlarına yöneliyorum. Birinde boyacı amca çocuklara nasıl ayakkabı boyandığını gösteriyor. Diğerinde yorgancı teyze fazla kumaşlardan bebek yapma atölyesi diye bir afiş koymuş önüne. Çocuklar herkesi tanıdığı için ya sohbet ya aktivite için etrafa dağılmışlar şimdiden.





Karşı komşunun kızı yaklaşıyor yanımıza. Heyecanlı bir şekilde “Biz arkadaşlar bir kampanya hazırladık. Muhtar amca da ‘Çok güzel fikir’ dedi. Annemi görünce söyler misin, biz afiş hazırlamaya Seyfi amcanın dükkânına gidiyoruz” diyerek uzaklaşıyor.





Burası benim ve benim gibi pek çok ebeveynin içinde yaşamak istediği mahalle. Bunun bir kısmına sahibiz, bir kısmını oluşturmak içinse çalışıyoruz. Kim ve nasıl mı? İşte bu yazının anlam ve önemi de buradan geliyor. Size bunun hikâyesini anlatacağım.





Ben her şeyin hep başkasından beklendiği ve benim etliye sütlüye bulaşmamam gerektiği bir ortamda büyüdüm. Sonra yurtdışında eğitim aldığım yıllarda çevre bilincinin ne olduğunu ve bunun için mahallelinin beraberce neler yapabildiğini tecrübe ettiğim zamanlar oldu. Hatta yaşadığım bir bölgede anneler sağlıksız yiyecek istemiyoruz diye bir fastfood markasını mahallelerine sokmadılar. O günlere baktığımda; bu bilinçli tutumlardan pek çok şey öğrenip, bunun kişinin hayat kalitesi için önemini kavrayıp, bir yandan da Türkiye’de bunlar olmaz diye iç geçirdiğimi hatırlıyorum.





Ancak Gezi Parkı direnişi ile beraber bir şeyler değişmeye başladı. Belki de zaten değişmişti de biz bunu Gezi Parkı ile gördük sadece. Belki de bu birlik, beraberlik, karşındakini anlama ve empati kurma becerisi ne zamandır vardı da Gezi ile görünür oldu. Bu birlik ağaçlarla geldi, dışımızda olanlara duyarlılık ve ilişki isteme ihtiyacımız ile anlam buldu. Şimdi de forumlarda, parklarda, mahallelerde büyümeye devam ediyor.





İşte bütün bunlar olurken, ben ve benim gibi pek çok anne bunları fırsat bildik, bir araya geldik ve içinde yaşamak istediğimiz mahalle nasıl olmalı diye konuşmaya başladık. Ne istiyoruz, neredeyiz, nereye varmalıyız konuları sadece kelime olarak değil eylem olarak da dökülmeye başladı içimizden. Esnafla konuştuk. Komşularla konuştuk. Herkes aynı ihtiyacın içindeydi. Ve her şeyden önce çocuklarımız yalnız olmadıklarını, evlerinin kapalı kapılarının dışında da oyun oynayabilecekleri alanlar, sohbet edebilecekleri büyükler ve tecrübe edebilecekleri işler olduğunu gördüler. “Bilgisayarın başından kalk” zorlamalarının dışında, komşunun oğluyla kaldırımda yakan top oynayacakları bir dünya, çevrem için ne yapabilirimi düşünecek bir iç bilgelik çocuklarımıza bırakacağımız en büyük zenginlik.





Ve bu günlerde mahallemde çıkardığım sese cevap veren başka sesler de olduğunu bilmek iyi geliyor. İyi geliyor; beraber gülmek, beraber çalışmak, beraber düşünmek, eve geç kalacağım bir akşam komşumdan Irmak’ı almasını istemek. İyi geliyor; postacının adını bilmek, tavukçuya anahtarımı bırakabilmek. Hem daha yolun başı…





Facebook’ta toplanmahalle (www.facebook.com/toplanmahalle@toplanmahalle) diye açtık sayfamızı.


Twitter’da #toplanmahalle heştegi ile düşüncelerimizi paylaşıyoruz, birbirimizden öğreniyoruz.





Hatta ilk aktivitemizi bile yaptık. Anadolu yakası Yoğurtçu Parkında, anne çocuk bir araya gelip nasıl bir park istediğimizi resimlere döktük. Bir sürü fikir var. Bir sürü de heyecanlı anne ve çocuk. Henüz yolun başındayız ve yapacak çok işimiz var.





Sevgiyle kalın.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.